10 Mart 2008 Pazartesi

Mersin Havaalanı



Mersin A : Birkaç yıldır konuşulmakta olan havaalanı ihtiyacı, son haftalarda resmen dile getirilmeye ve yeri üzerinde görüşler sunulmaya başlandı. Gerçekten ihtiyaç olup olmadığı bir kenara, en azından yerinin bugünden belirlenmesi ve özellikle sınai ve turistik planların bunun üzerine kurulması Mersin'in önünü bir nebze açacaktır. Uluslararası bir havalimanı bugün için zorunlu olmasa bile, tahsislerin buna göre geniş bir alanda yapılması, zaman içinde gerektikçe yeni düzenlemelerle geliştirilmesi doğru olabilir. İlk adımda uluslararası bir havalimanı olarak inşa edilmesi, özellikle turizm alanındaki bir kısmı halen sürmekte olan araştırmalar için ve altyapı ve düzenlemeler için ihtiyaç duyulan kaynağı harcamak anlamına gelebilir.

Bize göre, uluslararası çapta olsa bile bu havaalanı asla yeterli değildir. Mersin'in coğrafi ve demografik yapısı gereği, Çukurova ile olan bağlantısının da samimi olarak güçlendirilmesi hedefleniyorsa, bu havaalanından öncelikli olarak, sanayi ve tarım sektörlerinin faydalanabilmesi sağlanmalı ve ihracatı, özellikle de yaş meyve sebze ihracatını hızlandıracak şekilde yapılandırılmalıdır. Zira, Mersin bugün hala gerçek turizm etkinliklerini ve bunlar için neler inşa etmek, uygulamak ve şekillendirmek gerektiğini tartışma pozisyonunda değildir. Zamanla bunun böyle olduğu, küçük uçak sahaları ile birlikte, daha ileri bir yerel hava ve deniz ulaşım ağının oluşturulması gerektiği ortaya çıkacaktır.

Fakat hepsinden önemli bir konu, kurulacak havaalanın sahasında bugün yaşamakta ve geçinmekte olan vatandaşların durumunun ve arazi değerlerinin ne olacağı sorusudur. Bugün gelinen noktadan sonra, konu ile ilgili inisiyatif alan kişi ve kurumlardan, ortaya çıkacak olan bu soruna adil ve sosyolojik açıdan uygulanabilir bir çözümü araştır"t"malarını ve sivil toplum içinde bir ortak düşüncenin oluşması için tartışmaya açmalarını beklemekteyiz. Çünkü hiçbir vatandaşın yaşam şekli ve kazanımları hiçbir değerden ve yatırımdan değersiz ve önemsiz değildir.


Numan Olcar, Olcar Tur

Mersin'in önceliği havaalanı değil. Bugün Mersin'de havaalanı olmasının da turizme menfi bir katkısı olduğu yönündeki bilgiler de doğru değil. Sadece, Adana Havalimanının yetersizliği söz konusu. Adana Havaalanı yeni bir yere yapılacaksa ki, yıllardır bu konuda çalışmalar var, bu konuda sanırım aklın yolu birdir. Baharlı mevkiine, yani Yenice civarındaki bir noktada, aynı zamanda otobana ve çevreyollarına da bağlantısı olan bir noktada yer alması uygundur. Ama havaalanı Mersin için şart mıdır? Hayır, değildir. Havalimanlarının açılması veya açılmaması şehrin turizmine çok etki eden bir faktör de değildir. Ben geçtiğimiz günlerde Milano Fuarındaydım. Orayı örnek vereyim. Milano'nun kendi havaalanı olan Malpensa Havaalanı, şehre 65 kilometre mesafede ve arabayla yaklaşık 45 dakika sürüyor. Yani, şu an bizim Adana'ya gidiş süremizden daha uzunca bir süre. Bugün "Milano'da turizm yok" diyebilir miyiz? Hayır. Aynı şekilde, Alanya Antalya'ya 130-140 kilometredir. Şu anda Gazipaşa Havaalanı gündemdedir ama havaalanının olmaması Alanya'nın turizm potansiyelini etkilemiş midir? Kesinlikle hayır. Dolayısıyla, ben havaalanının Mersin'in gündeminde öncelikli bir proje olduğunu düşünmüyorum.

Şu ana kadar söylenen birtakım noktalar var. Mesela; Kumkuyu bölümünde bir havaalanı yapılması projesi var. Ben bunu muhtelif yerlerde de söyledim. Aynı zamanda, AtlasJet'in icra kurulunda görev yapıyorum. Burası statik olarak uygun bir alan değil. Sebebi de şu. Uçakların, alçalma yaptığı yerde deniz seviyesine sıfır olarak yaklaşmaları lazım. Yer yansımasını, yer gücünü uçağın almaması lazım. Aksi halde, bugün Trabzon örneğinde, Kahramanmaraş örneğinde olduğu gibi, havaalanında birtakım sıkıntılar yaşanır. Konum olarak hiç müsait bir yer değil. Ayrıca, bölgedeki yüksek hava akımları da uçuş hareketleri için uygun değil.

Zaten, dikkat ederseniz, Adana Havaalanından kalktıktan sonra Mut koridoruna girmedin önce, uçaklar her zaman bir türbülansa girer. Bunun sebebi, oradaki alçak ve yüksek hava akımlarıdır. Bölgede iki yerde kuvvetli hissedilir. Bir tanesi İskenderun Yarımkaya mevkii, diğeri yine Silifke mıntıkasındaki bahsettiğimiz nokta.

Dolayısıyla, turizmci olarak şuna karşıyım. Bir şeyi yapmış görünmek yapmak yanlıştır. Ancak, mevcut olan şeyi daha iyi bir noktaya götürmek için birtakım adımlar atılabilir. Ama şu anda bana sorarsanız, ben bir turizmci kimliğiyle, bu sektörden ekmek yiyen, bu sektöre 20 senesini vermiş bir insan vasfıyla bu konuda mevcut sorun olarak sadece Adana Havaalanının yetersizliğini söyleyebilirim.

Umarım o da uygun bir büyüme sağlar ya da arzu ettiğimiz şekilde Yenice'ye nakledilir ve artık "Çukurova havaalanı" şeklinde ortak bir isimle anılır. Konu bana kalırsa, budur. Sorunuzu iki konuda cevaplamaya çalıştım. Birinde teknik olarak durumunun, diğerinde havaalanının olmamasının Mersin'e menfi bir katkısının olmadığının altını çizdim. Yani "havaalanı yok, Mersin'de turizm de yok" denemez. Böyle bir şeyin arkasına sığınmak doğru değil.

Hüseyin Uğur, Mersin Turizm Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

Adana'ya üç sene önce günde iki uçak iner kalkardı. Ama şimdi, özel sektörün de devreye girmesiyle günde en az 10-20 tane uçak inip kalkıyor. Türkiye'de havaalanları bu projeksiyon doğrultusunda gelişti ama hatalı şekillerde yapıldı. İhtiyaç olmayan yerlere havaalanı yapıldı. Bir örnek verirsek; Gaziantep'te havaalanı var, Kahramanmaraş'ta da var. İki şehrin arası 80 kilometre. Halbuki ikisinin arasına yapılsaydı, bugün işlevsel bir havaalanı olurdu. Şu anda ne Kahramanmaraş'ın, ne de Gaziantep'in havaalanı doğru kullanılıyor. Kurulan yer de çok tahlil edilmedi. Dağların inişinden dolayı sağlıklı değil. Bunun dışında, bir örnek de Gazipaşa'daki havaalanı. Hiçbir hava durumu kontrol edilmeden buraya havaalanı kuruldu.

Mersin'e gelince; aslında Adana Havaalanı Mersin için yeterli. Çünkü Adana Havaalanı Mersin'e 60 kilometre uzaklıkta. Ancak, Adana Havaalanı şehrin içinde kaldı. Bugün çok kıymetli bir arazi içerisinde. Yıllardır Mersin ile Adana arasında bir çekişme vardır, Adana'ya yapılsın, Mersin'e yapılsın, diye. Biri Karataş diyor, biri Tarsus, diyor. Adana'yla Mersin'in arası 60 kilometre 30'uncu kilometrede Tarsus var ve bugün Tarsus kıyı şeridi turizme açılıyor. Bu bağlamda, en güzel yer Baharlı bölgesidir.

Bizim tek uluslararası havaalanımız Atatürk Havalimanı'dır. Diğerleri uluslararası değil. Bu açıdan, bölgemize bir havaalanı yapılacaksa, burada taşımacılık da olmalıdır, kargo da olmalıdır. Neden? Çünkü Mersin sadece turizme hitap eden değil, aynı zamanda tarımda da gelişen bir ildir. İhraç edeceğimiz domatesimizin, muzumuzun nakliyesi zamanında yapılmazsa çürür. Örneğin, Portekiz'de incir ulaşım kolaylığından dolayı erken çıkar ve 40 milyar Dolarlık ciro yapar. Bizim ulaşımdan dolayı eksikliğimiz, dezavantajımız zaten var. Bunların hepsini bir araya getirip düşünürsek, turizm, tarım, taşıma, Mersin Limanı açısından en doğru yer Baharlı'dır. …ve uluslararası bir havaalanı olmalıdır. Bu, bir.

Bu havaalanı turizm için yeterli midir? Değildir. Çünkü Mersin'in kıyı şeridi 326 kilometredir. Bu 326 kilometrenin batısı hala bakirdir. Tabii ki, o bölgede de havaalanı olmalıdır. Ancak, biz önceliklerimizin ne olduğunu tespit edemiyoruz. Bugün yat limanları yapıldı. Ben karşı değilim yat limanlarına; yat limanları da gerekli bu ülkede. Ama yat limanlarından önce, turizmi getireceksek havaalanları yapılmalıdır. Maliyetleri de yüksek değil. Kumkuyu'da böyle bir havaalanı çalışması yapıldı, ihale açıldı. Fakat siyasi konjonktürden dolayı durduruldu.

Türkiye'deki siyasilerde şöyle bir yapılanma var. Bir siyasinin yaptığı çalışma öbür siyasi geldiğinde iptal edilir, iptal eder. Niye? Çünkü "falan kişi yapmış, derler" diye. Ülkenin eksikliği, gelişmemesinin nedeni de bundan dolayıdır. Mesela bir kurum Mersin adına bir çalışma yapıyor, baş tarafına kendi logosunu koyuyor. Oysa öncelik Mersin olmalıdır. Havaalanı projesini de sadece Mersin olarak düşünemeyiz.

2023 yılında Çukurova'nın nüfusu 20 milyon olacak. Mersin'den Hatay'a kadar üç dört ili kapsayan, "Çukurova hinterlandı" dediğimiz bölgenin içinde metropol bir şehir olacak. Bunların çok doğru bir şekilde düzenlenmesi lazım. Bunu sadece turizm açısından düşünürsek, hata yaparız. Mesela, Yumurtalık bölgesi Türkiye'de enerji bölgesi haline geliyor. Turizm planı, sanayi planı gibi planlamalar bugüne kadar hep ayrı ayrı yapıldı. Halbuki bunu bir bütün olarak görüp, havaalanıyla, limanıyla, enerjisiyle, turizmiyle çok doğru bir şekilde korursak gerçekten ülkenin gelişmesine yardımcı oluruz.

Kısaca, ben derim ki, Baharlı olmazsa olmaz bir havaalanı yeridir. Bunu bütün kurumlar biliyor. Adana da buna ikna oldu. Bana göre ikna oldular. Karataş'a havaalanı yapılsın, deniyor. Buradan ben Adana'ya gideceğim, Adana'dan Karataş'a gideceğim?… Halbuki Baharlı Tarsus için de, Adana için de, Niğde için de en uygun yerdir. İkincisi, bu havaalanının kargolu uluslararası bir havaalanı olması gerektiği. Böyle olursa Niğdeli elmalarını getirir, yükler. Bütün dünyaya tanıtır.

Clinton'un çok güzel bir lafı vardı, 1997'de. "Bin yılı hayal edeceksin, yüz yılı düşüneceksin, elli yılı planlayacaksın" demişti. Onlar bu inançla çalışıyorlar. Ama biz yarınımızı hayal edemiyoruz, nasıl planlayalım?

Osman Gökçeoğlu, Atılım İnşaat

Biz Hollandalı, Danimarkalı, Rus yatırımcılarımızla toplantılar yaptık. Havaalanı yapılacak yeri gittik, gördük ve gerekli olduğuna kanaat getirdik. Biz Ayaş ile Taşucu arasındaki bölgenin turizm alanı olarak çok ciddi fırsatlar sunduğunu düşünüyoruz. O bölge bakir bir bölge. Eğer havaalanı gelirse çok ciddi gelişim gösterecektir. Havaalanı gelmezse bakir hali devam edecektir.

Bizim projelerimizin tümü yabancılara satılmış durumda. Özellikle Belçikalı ve Danimarkalı gruplara. Bu insanların da bütün sıkıntısı havaalanı. Havaalanı oraya geldiği anda biz inanıyoruz ki, istesek de istemesek de o bölge Hollanda, Danimarka, Belçika bölgesi olmaya doğru gidiyor. Ama bu süreci hızlandırmanın tek yolu havaalanı.

Bizim Narlıkuyu adı altında bir projemiz var. Bu projede Belçikalı ortaklarımız Narlıkuyu bölgesini çok önemsiyorlar. Başka bir Kızkalesi yarımada projemiz vardı. Biz orayı Belçikalı bir gruba sattık. Onlar da orada villa projesi düşünüyorlar. Orada beş yıldızlı bir otel projemiz var. Bizim ve Belçikalı ortaklarımızın kaygıları, "biz oraya çok güzel şeyler yapacağız ama bunların hepsini çeşitli aktivitelerle desteklememiz gerekiyor" şeklinde. Bu anlamda o bölge çok fakir. Hedef kitle olan üst kademe insanları otobüsle buraya taşıma şansımız yok. Bölgeyi bir turizm merkezi yapabilmemiz için üst kademedeki insanları buraya çekmemiz gerekiyor. Ama havaalanı yoksa o insanları buraya getirmek çok ciddi sıkıntı içeriyor. O yüzden biz havaalanını gelişmede kilit nokta olarak görüyoruz. Bu, birincisi.

İkincisi; orada çok rahatlıkla bölgesel tabanlı turizm kalkınması yapılabilir, hükümetin desteğiyle. Buna ihtiyaç var çünkü Alanya, İzmir, Ege, Antalya, hepsi gelişimlerini tamamlamış ve çok profesyonelce çok ciddi bir rekabet yaratmışlar. Buralara devlet yardım edebilir ve bu şekilde bölgede gelişmeler olabilir ama Avrupa'nın düşük gelirli insanlarına hitap eder. Ama havaalanı olursa gelişme kaliteli olur.

Devlet desin ki "burada AB'nin desteğini alarak turizm amaçlı bölgesel bir kalkınma yapmak istiyorum". Bu desteği de çok iyi alacağına inanıyorum. AB'nin hibeleri kullanılamıyor, böyle bir sıkıntı var Türkiye'de.

Turizm bakımından Sayın Kürşat Tüzmen'i bu bölge için bir avantaj olarak görüyorum. Çünkü Kürşat Tüzmen olaya çok yukardan bakabiliyor. Turizmi de çok iyi bilen bir bakanımız. O bölgeye Ticaret ve Sanayi Odamızın önderlik etmesiyle, diğer sivil toplum örgütlerinin destek vermesiyle, devletin de oraya "evet, ben burayı geliştirmek istiyorum, turizm amaçlı bölgesel kalkınma programı hazırlıyorum" demesiyle zaten havaalanı yapılacaktır. Bence böyle bir gündem oluşturulması lazım.

Hiç yorum yok: