10 Mart 2008 Pazartesi

Kadir Akyol




Mersin A : Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü son sınıf öğrencisi Kadir Akyol bugüne kadar 30'un üzerinde karma ve kişisel sergi düzenledi.

Gündelik hayattan stilize edilip ayrılmış sıradan ilişkiler, kişiler (portreler) bu resimlerde tebessüm, şaşkınlık ve yenilgi duygusu arasında gidip gelirken, anlamasak bile anlama serüveninin bir parçası olmanın mutluluğunu yaşamak, resmin içindeki portrenin, ifadenin, algı dünyasına hapsedilmiş iki boyutlu düzlem üzerinde resimlerin, üstü renklerle belli bir düzene göre boyanmış düz bir yüzey olmasından uzaklaşarak matematikle, sezgiyle bir araya getirmeye çalışmak, bir resim okumaktan çok, kişiyi bir "sorun, bilmece çözme göreviyle" karşı karşıya getirmeye çalışmak olarak ifade ediyor çabasını Akyol. Amacı ise "resim nasıl yapılır?" sorusunu arayan bir cevap.


Kadir Akyol, Ressam

  • 'Sokak Çocukları' adlı bir serginiz oldu. İsmi neden metamorfoz?

    Son dönem çalışmalarımda figür ağırlıkta. Lirik denemeler, diyebileceğim denemelerim var. Ama bu yıl sokak çocukları adı altında bir dizi çalışmam oldu ve o sokak çocukları için yaptığım resimler belli bir aşamadan sonra değişime, başkalaşıma uğradı. Gittikçe görsel sanatlar bünyesi içerisinde değişime uğrayınca bir ismi olmasını istedim. İsmini metamorfoz koydum. Şu anda ağırlıklı olarak portre resimleri yapıyorum. Ama ismi portre resimleri olarak geçiyor. Normalde ben bunlara portre demiyorum. Amacım portre çizmek değil; ben portreyi araç olarak kullanarak çağdaş resimler yapmaya çalışıyorum. Bir problemim var. O problemi, malzemeyi, kullanabilmeyle örtüştürüyorum. Yani, "problem artı malzeme kullanımı eşittir sanat nesnesi haline dönüştürme" gibi bir durumum var.

  • Neden sokak çocukları?

    Ben Bahçe Mahallesi'nde büyüdüm. Benim büyüdüğüm ortam pek iyi değildi. Sonuçta ben o çocukların arasında büyüdüm. Üniversite okudum, saçım uzadı ama o günleri unutmadım. O yaptığım resimler kendi hayatımdan bir kesit gibi. Samimi ve gerçek.

  • Mersin'de sergilere ilgi nasıl?

    Mersin'de "biz bizi ağırlarız" diye bir laf var. Sanatla ilgilenen 50 kişi vardır, bir sergi açılır, o 50 kişi gider sergiye. Başka bir sergi açılır, yine o 50 kişi gider. Aradaki tek fark; ben bir sergi açarım, benim bir çevrem varsa ziyaretçiler 50+25 gibi bir sayıya ulaşır.

  • Yani yeteri kadar talep yok?

    Yavaş yavaş artıyor ama yetersiz. İnsanlarımız hala sanatın, resmin ne olduğunu bilmiyor. Ama yeni yeni ipuçları bulup çözmeye çalışıyorlar. Manzara, natürmort, at resimlerini beğenmekten çok, soyut resimleri ya da kavramsal işleri beğenmeye yöneliyorlar.

  • Sergilerde insanlar hep resmi anlamaya çalışır. Peki, anlayabiliyorlar mı?

    Bu, yavaş yavaş oluşacak bir şey. Bizim de anlamadığımız resimler oluyor. Mesela bazen ben yaptığım resmi anlamıyorum. Benim işim resim yapmak. Yaptığımı sanat eleştirmeni yorumlar. Yani herkesin alanı farklıdır. Ama benim alanım resim yapmak. Picasso demiş ki "ben yaparım, kişiler istedikleri gibi yorumlarlar". Ben bir resme bir isim koyduğum zaman, başka bir isim konmaz. Ama ucunu açık bıraktığım zaman herkes bir yorum yapabilir ve birçok insana hitap etmiş olur.

  • Resimleriniz oldukça ilginç. Yani ucunu bayağı açmışsınız?

    Sergilediğim bir resim vardı; kadınlık organının olduğu yere ayna, altına da kirli bir ped yerleştirdim. "Bunu niye yapmaya çalıştın, neden yaptın?" gibisinden birçok eleştiri geldi. Ben çok bir şey söylemek istemedim. Yani, kendimce fikirlerim vardır ama yazabileceğim ya da anlatabileceğim bir şey olsaydı, eminim orada herkesle paylaşırdım. Yazabilme gücüm olsaydı yazardım ya da kitap çıkarırdım. Ben resim yapmayı biliyorum.
    Bu resimler mesela anlatılırken nasıl anlatılır?

  • Bundan sonra sergileriniz devam edecek mi? Çalışmalarınıza Mersin'de mi devam edeceksiniz?

    Samimi olmam gerekirse, sıkıldım sergi açmaktan. Mersin'de para kazanmak imkansız. İstek ve sipariş gibi etkenler üzerine resim yapılıyor ama o da bizi pek açmıyor. Maddiyatı düşündüğünüzde, piyasacı ressam oluyorsunuz. Bu da sanatı tehlikeye atıyor. Bu imkansızlıkları düşündüğümde, Mersin'de kalmayı düşünmüyorum. Ama maddi olarak güçlendiğim zaman dönebilirim. Mersin'siz olmaz.

  • Türkiye'de ressamlar neden para kazanamıyorlar?

    Ressamlıktan para kazananlar var ama onlar da yurt dışıyla bağları olduğu için para kazanabiliyor. Onun dışında, yerel sanatçılarımız bu işi hobi olarak yapıyorlar. Türkiye Rönesansı yaşamadı. Bir İtalya'dan bahsedersek, onlar Rönesansı yaşadı. 700 yıllık bir geçmişleri var. Felsefecileri, yazarları var. Açıkçası bizi temsil edecek hiç kimse yok.
  • Hiç yorum yok: