10 Mart 2008 Pazartesi

Osteoporoz




Mersin A : Çağımızda görüntüleme ve laboratuvar yöntemlerinin hızlı gelişimi ve sosyal güvenlik kapsamının yaygınlaşmasıyla, birçok hastalık gibi osteoporoz da özellikle kadınlarda yaşla artış gösteren ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Osteoporoz, kadınlarda menopoz sonrasında daha hızlı gelişerek şiddetli sırt ve bel ağrıları nedeni olan omurga kırıklarına ve buna bağlı şekil bozukluklarına yol açabiliyor. Hastalık, yaşlı bireyleri bakıma muhtaç hale getirmesi ve tedavi giderlerinin yüksek olması nedeniyle verdiği ekonomik kayıp da göz önüne alındığında, ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Hakan Bahçeci, Op. Dr., Beyin ve Sinir Cerrahi Uzmanı, Özel Tanrıöver Doğuş Hastanesi

  • Halk arasında "kemik erimesi" denen osteoporoz nedir? Nedenleri nelerdir?

    Osteoporoz kemik kütlesinin azalması ve kemik yapısının bozulmasıyla, kemik dokusunun direncinin azalarak kırılma eğilimine neden olan metabolik bir kemik hastalığıdır.

    Kemik kütlesinde yaşa bağlı azalma olduğunda primer osteoporozdan, hormonal bozukluklar, ilaçlar (özellikle kortizon) veya beslenme yetersizliğine bağlı azalma olduğunda sekonder osteoporozdan bahsedilir.

  • Osteoporozun belirtileri nelerdir?

    Osteoporoz, kırık ortaya çıkana kadar bulgu vermez. Sırt ağrısı, boy kısalması, omurgada şekil bozukluğu (özellikle kamburlukta artış) ve omurilik basısına bağlı nörolojik belirtilerle karakterizedir. Kırıklar günlük aktivite sırasında dahi oluşabilir. En çok bel, sırt kemikleri ile kalça kırıkları oluşmaktadır.

  • Risk faktörleri ve teşhis yöntemleri nelerdir?

    Kişisel yatkınlığı artıran faktörler; erken (45 yaşından önce) menopoz veya her iki taraflı over (yumurtalık)' ların cerrahi olarak çıkarılmasına bağlı östrojen eksikliği, yakın akrabasında mini travma ile kırık oluşumu, sigara içmek, alkol tüketimi, düşük vücut ağırlığı (<58 kg), beyaz ırk ve günlük diyet ile yeterli kalsiyum alınmaması olarak sayılabilir.

    Osteoporoz riskinin tayininde bilgisayarlı tomografi, tek foton absorbsiyometri, çift foton absorbsiyometri, dual enerji radyografi (DXA) ve ultrasonografi yöntemlerinden biri kullanılmaktadır. Yaygın olarak DXA kullanılmaktadır. Kemik yoğunluğu ölçümleri güvenilir olmasına rağmen, ilerleyen yaşla birlikte omurlar etrafında gelişen kemik çıkıntılar, kemik dansitometrisinde yanlış pozitif sonuç verebilmektedir.

  • Tedavi ve korunma nasıl olmalıdır?

    Osteoporoz tedavisini tıbbi ve cerrahi olarak ikiye ayırabiliriz. Tedavide amaç (1) kırık oluşmasını önlemek, (2) kemik yoğunluğunu korumak veya artırmak, (3) kemik kırılmasına bağlı yakınmaları azaltmak ve (4) kırık oluşmuş kişilerde daha sonra olası kırıkları önlemektir.

    Osteoporoz tedavisini ilaçsız ve ilaçlı tedavi olarak iki bölümde toplayabiliriz.

    İlaçsız tedavi; diyet, egzersiz ve sigara bırakılmasıdır. Ayrıca kemik üzerinde olumsuz etkisi bulunan kortizonlu ilaçlardan ve Heparin'den kaçınılmalıdır.

    Osteoporozdan korunmak için dengeli beslenme ve gerekli kalorinin alınması önemlidir. Günde 20 gram protein alımının, osteoporoza bağlı kırığı olan kişilerde iyileşmeyi hızlandırdığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Ayrıca menopoz sonrası kadınlar ve yaşlı erkekler için günlük kalsiyum gereksinimi 1200-1500 miligram olduğundan, bu, alınan gıdalarla veya kalsiyum tabletleri ile sağlanmalıdır. Yine alınan kalsiyumun kemiğe ulaşması için D vitamini tabletleri tedaviye eklenmelidir.

    Sigara kemik yoğunluğunu azaltan en önemli faktörlerden biridir. Hayatı boyunca günde bir paket sigara içmiş bir kişi kemik yoğunluğunun %5-10'unu kaybetmektedir.

    Kadınlarda düzenli egzersizin menopoz sonrası dönemde kemik kaybı hızını azalttığı ortak görüştür. Düzenli egzersiz programı hem kas, hem de kemik kütlesini artırarak kişiye kondisyon kazandırır. Dengenin daha iyi korunmasına ve düşmelerin azalmasına katkıda bulunur.

    Osteoporozu olan veya osteoporoz riski yüksek olan kişilerde ise ilaç tedavisi verilebilir.

  • Osteoporozda veya osteoporoza bağlı kırıkların tedavisinde neler yapılabilir?

    Osteoporotik omur kırıkları genellikle üst lomber bölgede ve alt sırt bölgesine ait omurlarda görülmektedir. Bu kırıklar genellikle herhangi bir omurilik hasarı yapmaksızın 2-3 ay içerisinde iyileşmektedir. Öncelikle, basit ağrı kesiciler ve yatak istirahatı önerilir. Basit, omurda fazla yükseklik kaybı oluşturmamış kırıklarda hasta erken mobilize edilir ve egzersizlere başlanır. Daha ciddi kırıklarda geçici olarak çelik balenli korse önerilir.

    Osteoporoza bağlı omurga kırıkları, omurga deformasyonu yapıp omurilik ve sinir köküne bası yapmadığı sürece ameliyat gerektirmezler. Omurgada stabiliteyi bozan ve bası yapan kırıkların cerrahi tedavisinde hastanın yaşı, genel durumu, kırığın özelliği ve cerrahın deneyimine göre hastaya uygun cerrahi teknik seçilir. Halen omurga cerrahları tarafından yaygın kullanılan yöntem, açık cerrahi teknikle kırık bölgesinin çeşitli vida-rod veya plak sistemleri ile tespit edilip kemik greftlerle desteklenerek kırığın (füzyon) iyileşmesini sağlamaktır. Son yıllarda Perkütan Vertebroplasti ve Kifoplasti osteoporotik omurga kırıklarının yanı sıra omurganın metastatik tümörlerine bağlı kırıklarda ağrıyı gidermek amacıyla uygulanmaktadır. Burada lokal veya genel anestezi ile skopi altında 0,5-1 santimetrelik basit iki kesiden yararlanarak kırık omura cemşit ve kanül yardımıyla girilir. Daha sonra 3-5 cc akrilik veya kemik greft, dolgu maddesi olarak kırık kemik içerisine enjekte edilir. Bu teknikle kırığa bağlı ağrılarda iyileşme %80-90 oranındadır. Hastalar uygulamadan iki saat sonra ayağa kaldırılıp ertesi gün taburcu edilebilir. İlaç ve yatak istirahatına yanıt vermeyen aşırı ağrılı osteoporotik kırıklarda dört ay içinde Vertebroplasti veya Kifoplasti uygulanabilir.


    Hakan Bahçeci kimdir?
    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini 1984 yılında bitirdi. Uzmanlık eğitimini 1998 yılında tamamladıktan sonra Tarsus 70. Yıl Devlet Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahi Kliniğinde göreve başladı. Yurt dışında omurga cerrahisi ile ilgili çeşitli kurs ve seminerlere katıldı. Omurga cerrahisinde minimal invaziv ve perkütan cerrahi yöntemleriyle ilgilenmekte olup Mersin Özel Tanrıöver Doğuş Hastanesi'nde çalışmaktadır.
  • Hiç yorum yok: