10 Mart 2008 Pazartesi

Tuncay Özkan




MERSİN'E KISA SÜRELİ KONUK

Mersin A : Bu ay birden bire Tuncay Özkan'ın Mersin'e geleceği haberi yayıldı. Adana Havalimanından itibaren kendisini izlemeye, ilerisi için anlatacağı kadarıyla planlarını öğrenmeye ve Mersin hakkındaki düşüncelerini almaya karar verdik ve o gün yola çıktık. Halkı iten kakan korumalar olmadığı halde kendinden emin bir şekilde kalabalıkların içine girdi, düşüncelerini anlattı, insanları dinledi.

Müteakip günlerdeki televizyon programının hemen ilk bölümlerinde Mersin hakkında bir şeyler anlatacak oldu ama tam istediği gibi anlatamadı. Ama sonradan Mersin'i Türkiye'nin gündemine oturttu. Belli ki, olumlu olumsuz etkilendiği pek çok durumla karşılaşmıştı. Dışarıdan zannedildiği gibi bir bölge olmadığına şahit olmuş olsa gerek. Aynı şekilde, sadece milletvekillerimizi değil, diğer siyasetçileri de ilimize bekliyoruz. Ama vaatleri değil. Burada kendilerine anlatılacak ve sorulacak çok şey var.

Konuşmaları siyasi görüşleridir. Görüş üretmek ve bunları yüz yüze, kalp kalbe anlatmak ve tepkileri almak dünyanın yaşanası en güzel olgusudur. Ama bunlar konferans salonlarında yapılınca bir faydası olduğunu söylemek mümkün değil. Tuncay Özkan, eski siyaset günlerini hatırlattı ve açıkçası, bir iz bıraktı.


Tuncay Özkan, Yazar, Siyasetçi

  • Mersin'e tek başınıza geldiniz. Gittiğiniz her yere böyle mi gidersiniz? Korumanız yok mu?

    Yanımda insanları dolaştırmayı zahmet olarak görüyorum. O yüzden insanları rahatsız etmeden tek başıma dolaşmayı uygun buluyorum.

  • Yazarsınız, televizyoncusunuz, kitaplarınız var ama özellikle son bir yıldır çok fazla konuşuluyorsunuz. Bu birden bire çıkış nasıl oldu?

    Aslında birdenbire bir çıkış olmadı. Bunun arkasında beş yıllık bir mücadele var. Ben bir medya grubunun başkanıydım. Param da vardı, imkanlarım da. Ama Türkiye'nin giderek daha kötü bir noktaya doğru ilerlediğini gördüm. O yüzden bu kavgayı başlattım.

    İnsanlar bu kavganın içerisinde ülkemizde öyle bir faşizm ile karşı karşıya kaldılar ki, büyük bir kesim ne yazık ki bu kavgadan dönmek zorunda kaldı. Biz halkın düşünüp de söyleyemediklerini söyleyen gazeteciler, azınlıkta kaldık. Siyasetçilerin sustuğu, konuşamaz olduğu Türkiye'de Cumhuriyet mitingleriyle birlikte biz halka tercümanlık edince, halk da bizi bağrına bastı. Yaşadığımız şeyin adı, tarifi bu. Biz halkçı insanlar olarak, halkın kazanması için kavga etmek zorundayız.

  • Biz Kaç Kişiyiz platformunda bir milyonu aşkın bir kitleye ulaştınız. Ne kadarlık bir hedef bekliyorsunuz?

    Biz bir milyon kişiden sonra dernekleşme yoluna gitmeye başladık. Şu anda iki dernek kuruyoruz. Bunlardan bir tanesi Biz Kaç Kişiyiz Derneği, diğeri de Memleket Sevdalıları Derneği. Türkiye'deki bütün üyelerimizi, bu iki dernek çatısı altında toplayıp, sivil toplum platformuna dahil edeceğiz. Amacımız, Türkiye'deki sivil inisiyatifi güçlendirerek, siyaset üzerinde baskı kurmaktır.

  • "Biz kaç kişiyiz?" diyorsunuz. Seçim sonuçları bu sorunun cevabı için bir gösterge teşkil etmiyor mu?

    Hayır. Biz bu soruyu sorarken de çok kişi olduğumuzu biliyorduk. Seçim sonuçları bunun bir göstergesi değildir. Biz çok kişiyiz. Önümüzdeki süreçte göreceğiz ki, Türkiye gerçek halkının sahip çıkmasıyla ayakta kalabilecektir. Çünkü bugünkü siyasal yapı tamamen halkın ve halkçılığın dışında, ulusal çıkarlarımızı göz ardı eden bir yönetim anlayışıyla Türkiye'yi kuşatmış durumda. Halk Türkiye ile kucaklaşarak ve Türkiye'ye sahip çıkarak bu iktidarı gönderecektir. Ben buna inanıyorum.

  • Siyasete girecek misiniz?

    Mutlaka siyasette yer alacağım. CHP Genel Kurultayını bekliyorum. Kurultayda CHP kendi içindeki yenileşmeyi, değişimi gerçekleştirirse düşüncem CHP içerisinde siyaset yapmak. Ama bu değişim sağlanamazsa kendi siyasi güzergahımı belirleyeceğim.

  • Yani yeni bir oluşum olabilir?

    Evet. Eğer CHP'de beklediğimiz değişim gerçekleşmez, siyaset olanağı bulamazsam, yeni bir oluşumla devam edeceğim.

  • Yeni bir oluşum solda bölünmelere sebep olmaz mı?

    Sosyolojik olarak ölen şeyleri diriltmek mümkün değildir. Türkiye'de sol partilerin büyük bir kısmı sosyolojik olarak ölmüş durumdalar. Onları varlık olarak kabul etmek büyük hata olur. Var olanı da öldürmemek lazım. Bizim öncelikle çabamız var olanın ölmemesi ve canlanarak iktidar olmasıdır.

  • CHP'de nasıl yer almayı düşünüyorsunuz? Mesela kurultayda genel başkanlığa adaylığınız söz konusu olabilir mi?

    Hayır, genel başkanlığa adaylığım söz konusu değil. CHP çok köklü, gelenekleri olan bir parti. Benim talebim, parti meclisinde görev almaktır. Onun dışındaki durumuma parti karar verir.

  • Genel seçimlerde CHP'ye mi oy verdiniz?

    CHP ye oy verdim.

    Şimdi, bakın, seçimde önemli olan şey; AKP'nin Türkiye üzerindeki sayısal çoğunluğunu aşağıya alabilmekti. MHP'nin AKP tarafından alınan yaklaşık % 12'lik oyu vardı. O oyları AKP'den alması için ve MHP'nin seçim propagandası sırasında dile getirdiği ulusalcı politikalar için, "sağcıysanız MHP'ye, solcuysanız CHP'ye oy verin" dedim. Ama MHP seçimden sonra ne yazık ki, bunu çok üzülerek söylüyorum, hala da niye olduğunu anlayamadığım bir politika değişimiyle AKP'nin ikizi haline geldi. İkiz politikalar yönetiyorlar. MHP'nin parlamentoya girmesi Türkiye açısından çok iyi olmuştur. Bizim söylediğimiz çok doğruydu ama MHP'nin bugün yaptıklarını gözden geçirmesi, kendisine bir çekidüzen vermesi gerekir. Çünkü bu durumda ona oy verenler ve ona oy verilmesi için çağrıda bulunanlar haklarını ve emeklerini helal etmezler. MHP de bu vebalin altında kalır.

  • Önümüzde yerel seçimler var. Mersin'de sizce hangi partinin şansı yüksek?

    Mersin'de yerel seçimlerde CHP'nin kazanmasını isterim. Çünkü ben Mersin'e yapılanları biliyorum. Bir de Mersin'in aldığı göç olgusunu biliyorum. AKP'nin göç olgusunu nasıl kullanmak istediğini biliyorum. Bütün bunlarla baktığım zaman, Mersin'de AKP'nin kazanması Mersin için bir felaket olur. Mersin çok göç alıyor. Kürt nüfus artıyor. Kürt nüfus üzerinde "ya diline ya dinine" diye bölücü propagandalar yapanlar ve Kürtler üzerinden mikro milliyetçilik yaparak Türkiye'de siyaseti yönlendirmek isteyenler Mersin'e çok zarar verirler. O yüzden, Mersin'in, kardeşliğine, birlikteliğine, bir olma haline sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Onun için de, bugünkü yönetimin önemli bir şans olduğunu görüyorum.

  • Seçim öncesinde birçok vaatler veriliyor. Bu bağlamda AKP'nin iktidar olması yerel seçimlerde şansını artırır mı?

    Şöyle düşünmek lazım. AKP'nin kazandığı yerlerde işsizlik sorununu çözdü mü? AKP seçimi nerede kazandıysa orada işsizlik artmıştır. Bunların hepsi yalandır, korkutma, kandırma taktiğidir. Türkiye'de işsizlik AKP döneminde büyüdü. Türkiye'de enflasyon arttı, büyüme düştü. Türkiye AKP eliyle yolsuzlukların, yoksullukların arttığı bir ülke haline geldi. Şimdi AKP ben gelirsem yatırım gelir söylemiyle oy almaya çalışıyorsa, Mersin korksun. O şu demektir: Mersin daha yoksul olacak, daha çok göç gelecek ve Mersin'de insanlar etnik kökende ve dinsel ayrım konusunda daha büyük sorunlar yaşayacaklardır. Mersin'le ilgili olarak merkezi hükümetin yaptığı hiçbir şey yok, göç almasını sağlamak dışında. Ayrıca, Mersin'in bu kadar teslimiyetçi olmaması Mersin için çok onur verici bir şey. Mersin bu noktada sınavı geçmiş bir kent. Ben o yüzden diyorum ki, palavralara Mersin'in karnı toktur. Mersin onlara tersini göstermesini bilir.
  • Hiç yorum yok: