10 Mart 2008 Pazartesi

Ömer Çetinkaya




Mersin A : Biz onu Çetinkaya Mağazaları yönetim kurulu başkanı, Mersin'de istihdamın açık kapısı olarak bildik. Ama Ömer Çetinkaya'yı tanıyınca o kapının arkasında derin bir geçmiş, kültür ve tasavvufun olduğuna tanıklık ediyoruz. Ömer Çetinkaya'ya göre başarının sırrı, inanmak ve çok çalışmaktan geçiyor. Gerisi mi? O zaten kendiliğinden geliyor…

Ömer Çetinkaya, Çetinkaya İcra Kurulu Başkanı, Yönetim Kurulu Üyesi ve Mağazalar Genel Müdürü

  • Aslen Elazığlısınız. Ama Çetinkaya Mağazaları ilk Adana'da kuruldu. Bu nasıl oldu?

    Akıl düşünür, hep uygulamak ister. Bu zaten aklın işidir. Fakat kader de akla bakar, hep güler. Neden? Çünkü o bilir ne olacağını. Kader tabii ki çok önemli.

    Bizim işimizde başarılı olmamızın ön önemli sebebi, anne babamızdır. Annem idadi mezunuydu. Çok güzel Fransızca, Arapça bilirdi. Çok kültürlüydü. Biz Elazığ'ın köyünde okuyorduk. O köyde doğan insanların birçoğunun yaşamı üç beş kilometre ilerideki bir köyü görmeden son buluyordu. Yani doğuyor, büyüyor, yaşlanıyor ve o köyde ölüyordu. Şimdiki gençlerin dünya parmaklarının ucunda. Bizim ise okumamız gerekiyordu. İlkokulda okurken annem bize dünya klasiklerini okuttu. Mevlana'nın Mesnevi'si, Dante, Dostoyevski… Babam ise olgunlaşmış, yol gösteren insanlarla birlikte olmuş, onların elinden geçmiş, kendi tabiriyle irfan mektebinde okumuştu. Benim babam çok adildi. Geçmişini ve geleceğini çok iyi gören birisiydi.

    Bizim köyde okul olmadığından, en büyüğümüz ilkokulu 15 yaşında bitirdi. Zaten köydeki boş olan bir evi annem tamirat yapmış, ilk öğretmeni de kendisi olmuştu. Sonradan, nahiyeden öğretmen gelmişti. Köyde ilk üniversite okuyan ağabeyimdi. İstanbul hukukta okudu. Hepimiz okuduk ama ağabeyim Fehmi Çetinkaya'yı babam üniversiteye göndermemekte diretmiş. Annem "neden?" diye sorduğunda "onun kafası ticarete çalışıyor" demiş. Annem "köyde nasıl ticaret yapacak?" diye sorduğunda, "yapar yapar" demiş. 17 yaşına gelince babam ona diyor ki "hadi, sen git İstanbul'a". İstanbul'da iken bir sene sonra mektup yazıyor, "gel, Adana'ya yerleş" diyor. Adana'ya gelerek terzilik yapıp gömlek dikmeye başlıyor.

  • Neden Adana?

    Biz ataerkil bir aileyiz. Babam "Adana'ya yerleş" dedikten sonra bir şey diyemezsin. Gel, diyor. Daha sonra, Elazığ'da ortaokul okuyan kardeşime "sen de Adana'ya git, hem oku hem çalış" diyor. Derken, ilkokulu bitiren Adana'ya geliyor ve biz Adanalı oluyoruz.

    Ben Adana'yla Mersin'i pek ayırt etmiyorum. Adana'da ticaret yaparken Mersinlinin çoğu bize gelir alışveriş yapardı.

    Biz ikinci mağazamızı İstanbul Bakırköy'de açtık. Mersin'de yer bakıyorken şimdiki merkez mağazamızın olduğu yerde karar kıldık. Şu an Mersin'deki mağazamız Türkiye'nin en büyük mağazası. Daha sonra birçok noktada Çetinkaya mağazaları açıldı.

  • Alışveriş merkezleri dönem dönem sıkıntılar yaşıyor. Çetinkaya'nın orta kesime hitap etmesi Mersin'in ekonomik yapısı göz önüne alındığında artı mı sağlıyor?

    Bu tabii, bir bilgi beceri meselesi. Bir de, ilgi ve alaka meselesi. Biz büyüme olarak Türkiye'de büyüme oranının iki mislisi seviyesindeyiz. Hedef kitlemiz orta kesim. Fakat orta kesime hitap ediyor olsak da, üst kesimin tercih ettiği ürünleri de uygun fiyata onlara sunuyoruz. Yani sadece orta derecede mal satmıyoruz.

    100 metrekarede kurulu olan bir mağazanın, ürünleri bizim gibi uygun fiyata alması mümkün değil. Çünkü orası 100 metre. Ama Çetinkaya Türkiye'de 250.000 metrekarede müşterisine hitap ediyor ve ikinci sirkülasyonu çok yüksek. Dolayısıyla da, diyelim ki küçük alışveriş mağazaları günlük iki üç tane marka satıyorsa Çetinkaya Türkiye genelinde bunun 100 mislisini satıyor. Tabii bu durum fiyatlara yansıyor, bu da müşteriyi memnun kılıyor.

    Bunlara ilave olarak; Çetinkaya olarak yüzde yüz bu ulusun sermayesi olduğumuzu söylemek gerekir. Çalışanlar da, üretenler de…

  • Mersin'de kalifiye eleman sorunu yaşanıyor. Bu sorun sizce nasıl çözülür?

    Kalifiye elaman sorunu istihdamın sağlanmasıyla çözülür. Bu konuda da hepimize iş düşmektedir. Mesela benim şu an önemli bir projem var.

    Adana'da 15 satış noktasında kolay ve yakınınızda indirimli marketler yaptık. Projenin ikinci ayağı Mersin. Aşağı yukarı istihdamımız 10 misli artacak. Önümüz kesilmezse 10 senede istihdam edebileceğimiz insan sayımızın 20.000 olacağını düşünüyoruz. Sanayisiyle, yan işleriyle, bu rakam 60.000 kişidir. 60.000 kişinin her biri beş kişiye baksa, bu rakam 300.000 kişidir.

    Gerçi biz şu ana kadar hep güzel işler yaptık çünkü sıfırdan yaptık her şeyi. Eğer hayalleriniz yoksa, gerçekleştireceğiniz bir şey de yok, demektir. Türkiye iyi bir potansiyel. Türkiye iyi bir potansiyel olmasa herkesin gözü Türkiye'nin üstünde olmazdı. Sahip çıkmamız lazım ama lafla değil, üretmekle. Herkes üretmeli. Dünyada hiç kimse bize dost olmaz. Eğer kimliğinizi Türkiye'nin herhangi bir yerinden almışsanız, sizin dostunuz sizden olan bu vatandaşlardır. Başkası olmaz. Onun için, herkesin aklını başına alması gerekir. Herkesin kucaklaşması, "Mersin için, Türkiye için ne yapabilirim?" diye kendisine sorması gerekir.

  • Son zamanlarda türban tartışmaları var. Ama Çetinkaya mağazalarına baktığımızda türbanlı bayanlarla başı açık bayanlar uyum içinde yıllardır çalışıyor. Hiç sorun yaşadınız mı?

    Biz Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan gibi olabiliyorsak, o zaman mükemmeliz. Biz bir anket yapsak ve sorsak "en sevdiğiniz nedir?" diye, herhalde birçoğumuz "sevgi" der, "yaşam" der. Peki, siz insanlara sevginizi nasıl belli edeceksiniz? Tek kalıba sokmakla mı belli edeceksiniz? İnsanları olduğu gibi kabul etmek gerek. Herkesi bağrınıza basmak gerek. Biz insanları bağrımıza bastık. Anne babalar 10 sene önce gelip "Ömer Bey, benim çocuğumun başı örtülü diye kimse işe almıyor" derlerdi. Biz niye kabullenmeyelim ki?

    Allah kullarını yaratırken birisini iki gözlü, diğerini tek gözlü yaratmıyor ki. Hepsini eşit görmüş ve eşit yaratmış. Bence insanları bazı alışkanlıklarından dolayı mağdur etmemek gerekir. Biz etmedik. Etmediğimizden dolayı da insanlar, Türk milleti bize daha çok itibar etti. Yani, biz çok basit şeylerle uğraşıyoruz. "İstismar ediliyor" deniyor. Öyleyse, ettirmeyelim. Bizimle sadece türbanlı değil, değişik inançta olan insanlar da 15 senedir çalışıyor. Adam işini güzel yapıyor mu? Asıl ona bakmak lazım.

  • Necati Çetinkaya'nın kardeşisiniz. Aktif olarak siyasette yer almayı düşünüyor musunuz?

    Kargıpınarı şubemizin açılışını Tayyip Erdoğan yapmıştı. Mersin'in açılışını kim yapmıştı? Tansu Çiller rahatsızlanınca DYP Manisa milletvekili yapmıştı. Adana açılışını da Turgut Özal yaptı. Biz siyasi bir kimlik değiliz. Bu da bir eksiklik. Siyasi görüşünüz olabilir ama birileri seçilmişse sahiplenmeniz gerekir. Yani oy vermesek bile "başbakanımız" demeyi bilmemiz gerekir. Biz öyle medeni olmalı, geniş düşünmeliyiz. Amerika Avrupa öyle yapıyor. Biri seçilmişse, "tamam bitti, artık benim de başkanım" diyor. Onun için de, bu ülkeler farklı. Bizim farklı olabilmemiz için, o tip saplantılarımızdan kurtulmamız gerekir.

    Siyaset yapılıyor Türkiye'de. Ben de siyaset yapıyorum. "Ne siyaseti?" derseniz, ticaret üzerine siyaset yapıyorum.
  • Hiç yorum yok: